img
img
img
img
img
img
img
img
img
img

İletişim her şey. Hangi işi yaparsanız yapın en çok lazım olan şey iletişimdir. Çünkü gerçek anlamdaki iletişim içinde bulunduğu her ortamı daha anlamlı kılar. Önemli olan iletişimde anlaşmak değil anlamak. Anlamak için dinlemek gerekir ve bizim toplumumuzda sıklıkla görülen en temel sorun dinlememek nedeniyle oluşan iletişim aksaklıkları. Aslında iletişimin özü dinlemektir. Dinlemeye başladıkça insanlar birbirine yaklaşmaya başlar, ne zaman ki insanlar birbirlerinin ortak noktalarına değil de farklılıklarına odaklanırsa işte o zaman bölünme, ayrışma başlar. Ayrışma, iletişimin yıkımıdır. Dinlemek konusundaki temek eksiklik herkesin kendi doğruları dışındaki doğrulara şans tanımamasından kaynaklanır. Herkesin doğrusu tabudur. Herkesin doğruları dokunulmazsa diyalog nasıl başlayacak? Diyalog başlamazsa birbirimizi anlama birbirimizle anlaşma şansını nasıl bulacağız? Bu şansı yakalayamazsak anlamanın anlaşmanın verdiği dinginliği nasıl yaşayacağız? O halde çatışmalar kaçınılmaz olmayacak mı? Her çatışma durumunda karşımızdaki mi suçlu olacak? Aslında, siyahla beyaz birbirinin zıddı değil birbirinin aynıdır.

İletişim en temel tanımıyla anlam paylaşımıdır ve anlam paylaşımını gerçekleştirebilmek için ötekileştirmenin ötesine geçmek gerekir. Ötekileştirme paylaşımı yok eder ve iletişimi mümkünsüz kılar. İletişimle ilgili en önemli farkındalık, iki kişinin konuşmasında ortak noktaya varmasından ziyade o iki kişinin birbirini anlaması gerekiyor. Yani uzlaşmak değil anlamak önemli. 

Bu anlamda iletim ile iletişim arasındaki farkı da iyi kavrayabilmeli insan. Sadece kendi istek, dilek ya da derdini karşı tarafa anlatmak değil mesele, esas olan karşı tarafı da dinleyerek paylaşımda bulunmak. Çünkü sadece konuşup hiç dinlemeden yapılan şey sadece iletim, ne zaman ki dinlemeye başlıyor insan işte o zaman iletişim kurmak için bir şans başlıyor. Bu şansın devam edebilmesi için, o iletişimi kurmaya ya da o iletişim ilişkisini sürdürmeye gönüllü olması gerekir insanın. Aksi taktirde ne kendisini anlatabilir insan ne de karşısındakini anlayabilir. Bu anlamda iletişimde kabul çok önemli. İletişime dahil olan her insanı olduğu şekliyle kabul etmek, ben sen dilinden vazgeçip ortak noktalara işaret eden “biz” diline geçebilmek iletişimi başlatır. Üstünlük kurma çabası üzerinden iletişim işlemez. İletişim eşitliği arar ve özgürlük ister.

Maskelerin arkasına gizlenip o maskelerden güç alarak kurulmaya çalışılan iletişim önünde sonunda sonuçsuz kalır. Önce kendi özüyle kurmalı insan iletişimini. Özünden beslenmeli, işte ancak o noktadan sonra samimi ve sahici ilişkiler kurulabilir bunu da bilmeli. Kalıplar ve ön yargılar üzerinden kurduğumuz tüm ilişki kalıpları geçici ve temelsizdir. İletişim kalıpsız ve önyargısız olduğunda yürüyebilir. Ya da gerçekten kendine bir şans bulabilir. Bu anlamdaki farkındalık gerçekliği yaratır. Şimdi arkasına yaslanıp soruları sıralamalı kendine insan? Ve cevabını verirken çok dürüst olmalı insan..

  • Dinliyor muyum?
  • Karşımdakini olduğu gibi kabul ediyor muyum?
  • İletişim kurmaya gönüllü müyüm, yoksa tek derdim sadece kendimi anlatmak mı?
  • Ön yargılarımın farkında mıyım?
  • Hangi maskeleri takıyorum?
  • Güç ilişkisi mi kuruyorum iletişimde?
  • Paylaşmaya hazır mıyım?

 

Alohalive uygulamasında olmak sizi tüm maskelerinizden özgürleştirir. Denemeye ne dersiniz?